AntlaÅŸma Sürüyor: Filistinlilerin Vatanlarına Kutsal Hakkı Tanrı ile İsrail OÄŸulları arasındaki antlaÅŸma (brit), adalet, doÄŸruluk ve hayatın kutsalığı üzerine kurulu kutsal bir anlaÅŸmadır ve İbrahimi geleneÄŸin temel taşıdır. Tesniye 7:6’da belirtildiÄŸi üzere, Tanrı İsraillileri “kutsal bir halk†olarak seçmiÅŸ, bu deÄŸerleri somutlaÅŸtırmaları ve “milletlere nur olmaları†(YeÅŸaya 42:6) için onlara ilahi bir misyon yüklemiÅŸtir. Bu antlaÅŸma yalnızca manevi deÄŸildir—Kenan topraklarıyla içsel olarak baÄŸlantılıdır ve Yaratılış 17:8’de İbrahim’in soyuna vaat edilmiÅŸtir: “Sana ve senden sonraki soyuna, konuk olduÄŸun toprakları, tüm Kenan diyarını ebedi mülk olarak vereceÄŸim.†Talmud (Bava Batra 100a) toprağın kutsalığını vurgular ve sakinlerini antlaÅŸmanın görevlerine baÄŸlar. Ancak tarih bu bağı sınamış ve ÅŸu soruyu ortaya atmıştır: Bugün bu antlaÅŸmanın gerçek varisleri kimlerdir? Filistinliler, eski İsraillilerin genetik ve tarihsel torunları olarak, antlaÅŸmanın kalıcı taşıyıcılarıdır. Hristiyanlığa ve İslam’a geçiÅŸleri, İbrahimi gelenek içindeki sürekliliÄŸi yansıtırken, atasal baÄŸları, kesintisiz varlıkları ve sarsılmaz dayanıklılıkları (sumud), Tanrı’nın emirleriyle uyumludur ve vatanlarına olan kutsal haklarını doÄŸrular. Yaratılışı İslami yönetimleri, zeytin ve yerli aÄŸaç türlerinin ekimiyle biyolojik çeÅŸitliliÄŸi korurken, yerli olmayan çam aÄŸaçlarının dikiminden kaynaklanan ekolojik Nakba ile tezat oluÅŸturur; bu, İsrail tarihindeki en felaket yangınları körüklemiÅŸ ve ilahi hoÅŸnutsuzluÄŸu iÅŸaret etmiÅŸtir. İlahi yetki iddia ederek ÅŸiddet ve ekolojik zarar verenler, Tanrı’nın adını kirletir (chillul Hashem) ve ilahi cezayı davet eder (Tesniye 32:25, Levililer 18:29). Filistinliler: AntlaÅŸmanın İlk Taşıyıcılarının Torunları İsrail OÄŸulları, Yakup’un torunları (Yaratılış 32:28), İbrahim ile kurulan (Yaratılış 17:7) ve Sina’da yeniden teyit edilen (Çıkış 19:5-6) antlaÅŸmanın ilk taşıyıcılarıydı. Talmud (Sanhedrin 94a), Asur fethinden (İÖ 722) sonra On Kabile’nin dağılışını anlatır, ancak MidraÅŸ Tanhuma (Ki Tavo 3) onların torunlarının antlaÅŸma mirasına baÄŸlı kalarak devam ettiÄŸini öne sürer. Genetik çalışmalar ampirik destek saÄŸlar: Nebel ve diÄŸerleri (2001) ile Hammer ve diÄŸerleri (2000), Filistinlilerin eski Levant popülasyonlarıyla (İsrailliler ve Kenanlılar dahil) Y-kromozom haplogruplarını (J1, J2) paylaÅŸtığını gösterir. Lachish’ten alınan DNA (2019, Science Advances) gibi arkeolojik kanıtlar bu sürekliliÄŸi doÄŸrular ve Filistinlileri binlerce yıl boyunca bölgenin sakinleriyle baÄŸlar. Buna karşılık, Benjamin Netanyahu, Yoav Gallant ve Bezalel Smotrich gibi birçok İsrailli lider, AÅŸkenazi Yahudilerinin Avrupa karışımıyla diasporadan ortaya çıktığı DoÄŸu Avrupa—Polonya ve Ukrayna—kökenlidir (Costa ve diÄŸerleri, 2013). Yüzyıllar boyunca bölgedeki yoklukları, Filistinlilerin sürekli varlığıyla çeliÅŸir. Toprakla baÄŸlantılı antlaÅŸma (Yaratılış 17:8), kalanlarda—Filistinlilerde— en gerçek varislerini bulur; yerinden edilmelerdeki sumud’ları, antlaÅŸmanın adalet ve dayanıklılık çaÄŸrısını somutlaÅŸtırır. Hristiyanlığa ve İslam’a GeçiÅŸ: İbrahimi Süreklilik Filistinlilerin Hristiyanlığa (1.–4. yüzyıl) ve İslam’a (7.–13. yüzyıl) geçiÅŸi, antlaÅŸma statülerini kesmez, aksine İbrahimi geleneÄŸin evrimini yansıtır. Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam, “çok milletlerin babası†(Yaratılış 17:4) İbrahim aracılığıyla ortak bir soy paylaşır. İlk Filistinli Hristiyanlar, genellikle İsa’yı Mesih olarak kabul eden Yahudilerdi (Elçilerin İşleri 2:5-11) ve antlaÅŸmanın etik özünü korudular: “KomÅŸunu kendin gibi sev†(Matta 22:39, Levililer 19:18’den alıntı). Galatyalılar 3:29 şöyle bildirir: “EÄŸer Mesih’e aitseniz, o zaman İbrahim’in soyusunuz ve vaat uyarınca mirasçılarsınız,†bu da onların antlaÅŸma rolünü doÄŸrular. Benzer ÅŸekilde, Kur’an, İsrail OÄŸulları’nın antlaÅŸmasını anlatır (Bakara Suresi 2:40-47), adalet ve doÄŸruluk üzerinde durur (Maide Suresi 5:12). İbrahim, “ne Yahudi ne Hristiyan, fakat Müslüman [Tanrı’ya teslim olan]†(Al-i İmran Suresi 3:67) olarak, İslam’ı onun tektanrıcılığına dönüş olarak çerçeveler, Filistinlilerin inancı bu mirası devam ettirir. Bu geçiÅŸler kopuÅŸ deÄŸil, uyarlamalardır ve adalet, merhamet ve hayatın kutsalığı için antlaÅŸmanın taleplerini korur (Sanhedrin 37a). İlk taşıyıcıların torunları olan Filistinliler, antlaÅŸmanın misyonuna baÄŸlı kalır, dini evrimleri onun İbrahimi inançlar arasındaki evrensel çaÄŸrısını yansıtır. Atasal BaÄŸlar ve Sürekli Varlık: AntlaÅŸmanın Yerine Getirilmesi Filistinlilerin atasal baÄŸları ve sürekli varlığı, Tanrı’nın emirleriyle uyumludur ve toprak üzerindeki kutsal haklarını doÄŸrular. Yaratılış 12:7 şöyle vaat eder: “Soyuna bu toprağı vereceÄŸim,†“ebedi mülk†olarak yeniden teyit edilir (Yaratılış 17:8). Genetik ve tarihsel sürekliliÄŸe sahip Filistinliler bu soydur, ikametleri ilahi iradenin yerine getirilmesidir. Sumud’ları—1948 Nakba’sını (~700.000 yerinden edilmiÅŸ, UNRWA) ve devam eden mülksüzleÅŸtirmeyi (~Batı Åžeria’da 700.000 yerleÅŸimci, Peace Now, 2023; Gazze’de ~1,9 milyon yerinden edilmiÅŸ, UN OCHA, 2025) dayanmaları—antlaÅŸmanın “milletlere nur olma†misyonunu somutlaÅŸtırır (YeÅŸaya 42:6). Talmud (Berachot 10a), ruhu kurtarmak için adalet çaÄŸrısı yapar; Filistinliler, ÅŸiddetsiz direniÅŸ ve kendi kaderini tayin hakkı savunuculuÄŸuyla bu ilkeyi destekler, uluslararası hukuk tarafından onaylanır (BM Yerli Halkların Hakları Bildirgesi, 2007). Kur’an bu hakkı pekiÅŸtirir, Tanrı’nın “toprakta yaÅŸa†emrini belirtir (İsra Suresi 17:104) ve adaleti sürdürmeyi vurgular (Nisa Suresi 4:135). Filistinlilerin İsrail’in yasadışı iÅŸgali ve yerleÅŸimlere karşı direnci (ICJ, 2024, Dördüncü Cenevre SözleÅŸmesi, Madde 49’dan alıntı), antlaÅŸma görevlerini yansıtır, varlıkları toprağın kutsallığına tanıklık eder. İslami Yönetim vs. Ekolojik Nakba: AntlaÅŸmaya BaÄŸlı Muhafızlar Olarak Filistinliler AntlaÅŸmanın adalet ve kutsalılık çaÄŸrısı, yaratılışın yönetimine uzanır; Filistinliler, biyolojik çeÅŸitliliÄŸi koruyan İslami ilkelerle bu görevi yerine getirir. Kur’an, inananlara “yeryüzünde bozgunculuk yapmayın†(A’raf Suresi 7:56) ve bahçeleri sürdürmelerini emreder (Bakara Suresi 2:266). Filistinlilerin zeytin, keçiboynuzu ve narenciye ekimi—80.000–100.000 aileyi destekleyen ve ekonomilerinin %14’ünü oluÅŸturan (Visualizing Palestine, 2013)— toprağın verimliliÄŸini ve kültürel belleÄŸi besler, antlaÅŸmanın “ekip biçme ve koruma†talebini yerine getirir (Yaratılış 2:15, Maide Suresi 5:12). Teraslı tarım ve yangına dayanıklı yerli türleri, sumud’u somutlaÅŸtırır ve İslam’ın adil yönetim çaÄŸrısıyla uyumludur. Buna karşılık, JNF’nin 250 milyondan fazla yerli olmayan çam aÄŸacı dikimi, 800.000’den fazla zeytin aÄŸacını yerinden ederek ve 531 Filistin köyünü örterek (Pappé, 2006), ekolojik bir Nakba’ya neden olmuÅŸtur. Bu çamlar toprağı asitleÅŸtirir, biyolojik çeÅŸitliliÄŸe zarar verir (Lorber, 2012) ve yanıcı reçineleri, İsrail tarihindeki en felaket yangınları körüklemiÅŸtir; Mayıs 2025’e kadar 25.000 dönümden fazla alanı yakmış, Kanada Parkı’nı yok etmiÅŸ ve Kudüs’ü tehdit etmiÅŸtir (The Times of Israel, 2025; Haaretz, 2025). Bu saygısızlık, Filistin mirasını siler ve ilahi hoÅŸnutsuzluÄŸu iÅŸaret eder (Tesniye 28:63-64), oysa Filistinlilerin zeytinleri yeniden dikmesi, antlaÅŸmaya baÄŸlı muhafızlar olarak rollerini doÄŸrular. Toprak Üzerindeki Hak ve Adalet ÇaÄŸrısı Filistinlilerin antlaÅŸma statüsü—soy, süreklilik ve İslami yönetimde kök salmış—vatanlarına olan kutsal haklarını doÄŸrular. Tesniye 16:20 şöyle emreder: “Adalet, yalnızca adalet peÅŸinde koÅŸacaksın,†bu, geleneklerde yankılanır: Yahudilikte Mika 6:8, Hristiyanlıkta Matta 5:9 (“Barış yapanlar mübarektirâ€), ve İslam’da Nisa Suresi 4:135. Sürdürülebilir tarımları, ekolojik Nakba ile tezat oluÅŸturur ve toprağın meÅŸru varisleri olarak rollerini güçlendirir. ICJ’nin 2024’te yasadışı yerleÅŸimlere karşı kararı ve BM’nin geri dönüş hakkını tanıması (Karar 194, 1948), bu ilahi ve yasal zorunluluklarla uyumludur ve devam eden mülksüzleÅŸtirmeyi kınar. Gazze’de ÅŸiddet uygulayanlar (~42.000 ölüm, Gazze SaÄŸlık Bakanlığı, Ekim 2024) ve ekolojik zarar verenler, ilahi yetki iddia ederek chillul Hashem iÅŸler (Hezekiel 36:20, Yoma 86a), antlaÅŸmanın hayatın kutsalığına dair kuralını ihlal eder (pikuach nefesh, Mishneh Torah, Hilchot Rotzeach 1:1). Vahiy Kitabı (20:7-9) Gazze’nin acılarını “azizlerin kampına†saldırı olarak sembolize edebilir, ilahi hoÅŸnutsuzluÄŸu vurgular. AntlaÅŸmanın varisleri olan Filistinliler, adalet ve doÄŸruluk çaÄŸrısını somutlaÅŸtırır, sumud’ları Tanrı’nın vaadini yerine getirir. Bu, ÅŸiddet ve ekolojik yıkım yapanlara son uyarıdır: Kan dökmeyi bırakın, toprağı restore edin, adaleti arayın (YeÅŸaya 1:18), tövbe edin (Berachot 10a), ruhlarınızı kurtarın, yoksa ilahi cezayla yüzleÅŸin (Tesniye 28:63-64, Pirkei Avot 5:8). Filistinliler, soyları, varlıkları ve yönetimleriyle antlaÅŸmanın kalıcı mirasını onurlandırır. Onların vatanlarına kutsal haklarını tanımak—yerinden etme yoluyla deÄŸil, birlikte yaÅŸama ve adalet yoluyla—İbrahimi inançları ortak bir barış arayışında birleÅŸtirir.